12 Mart 2014 Çarşamba

Kavanozlara Küçük Dokunuşlar



Herkese Merhaba!
Bu aralar ev düzenlemek ve küçük mutfaklara pratik çözümler üretmek aynı zamanda şıklık katmak için çabalıyorum. Bana bazı tanıdıklar çöpçü derler:) Sebebi de meyvelerin saplarını ve kabuklarını mümkün olduğunca kuruturum. Hiç kıyamam. Ve evim şuan aktar gibi. Mısırı püskülü, kiraz sapı, nar kabuğu, portakal kabuğu, maydonoz kuruttuklarımdan bazıları. Durum böyle olunca çok fazla baharatlığa veya kavanoza ihtiyaç oluyor. Bir de bunların düzenli ve şık görünmesi de benim için çok önemli. 

 Bu nedenle evde bulunan baharatlıkları ve kavanozları süsleyerek hem mutfağım daha dekoratif görünecek hem de üzerlerine yapacağım küçük dokunuşlarla mutfağıma sevgimi katmış olacağım. Peki kavanozları nasıl süsleyebiliriz ve nerelerde nasıl kullanabiliriz bunu araştırdım. Pinterest'te bulduğum fikirlerden bazılarını görsel olarak aktardım. İlerleyen zamanlarda kendi yaptıklarımı da paylaşacağım.


Burada gördüğünüz gibi kek kağıtlarıyla bir süsleme yapılmış. Burada alternatif üretmek mümkün. Örneğin dantel görünümü şeklinde bardak altlıklarıyla da yapılabilir ve farklılık katılır. Ayrıca kapağın çevresinden saten kurdele geçirilerek daha şirin bir dokunuş sergilemiş olursunuz.


Evde çeyizinizden kalma veya annelerinizin kullanmadığı dantellerden varsa onları değerlendirmenin vakti geldi. Kavanozunuzu dantellerden biriyle kaplayıp ağız kısmına yine saten kurdeleyle şıklık katabilirsiniz. Ayrıca burada nostaljik bir anahtar takılarak vintage havası verilmiş. Siz de buraya küçük bir obje ekleyebilirsiniz. örneğin kurdeleden yaptığınız bir gül olabilir, kullanmadığınız eskimiş bir yüzük veya broş olabilir, artık sizin hayal gücünüze kalmış. Bu dantelli kavanozlar burada mumluk vazifesi yapıyor. Arzu edilirse kavanozun içi renkli taşlarla, kumlarla veya boncuklarla yarıya kadar doldurulup üzerine de mum yerleştirilebilir. 





Kavanozlara yapılabilecek bir diğer küçük dokunuş da kapaklarına tutmayı sağlayacak objeler yapıştırılarak yapılabilir. Örneğin dolap kapağı tutucuları, seramik hamuruyla yapılan minyatür objeler ve minik biblolar ve hatta magnetler olabilir. Eğer bu kavanozu çocuğunuzun odasında kullanacaksanız yukarıdaki resimde olduğu gibi minik oyuncaklarla da kapakları süsleyebilirsiniz. Erkek çocuklar için minik hayvan figürleri veya minik araba, uçak, motosikletle veya çocuğunuzla beraber yaptığınız oyun hamurunu kurutup onunla da süsleyebilirsiniz. Kız çocuklar için örgü oyuncak bebeklerle veya minik bebek aksesuarlarıyla işte çanta, süslü oyuncak bebek ayakkabısı, toka vs. ile de süsleme yapabilirsiniz.



Benim en sevdiğim süsleme şekli ise kavanozu hasır iple kaplamak. Örneğin birçok kavanozu yanyana kullanacaksanız bunların aynı görünmeleri düzen açısından önemli. Hasır ip sayesinde bütün kavanozlarınızı aynı görünüme ulaştırabilirsiniz. Daha sonra üzerine küçük dokunuşlarla hareketlilik katabilirsiniz. Minik objelerle mesela burada renkli düğmeler ve deniz kabukları kullanılmış, siz de kurdele veya dantellerle veya güzel boncuklarla süsleyebilirsiniz. Alt resimdeki çerçevelere de kavanozda ne olduğunu yazarak bir şerit dantel veya kurdele ile kavanozun orta kısmına ilave edebilirsiniz.



Bir diğer küçük dokunuş da renkli kalemler veya boyalarla yapılabilir. Eski kavanozun veya şişelerin kenarlarına renkli kalemleri silikon yardımıyla yapıştırıp vazo veya kalemlik oluşturabilirsiniz. Bunun içini çiçekle doldurup bir öğretmen arkadaşınıza veya öğretmeninize veya ofisi olan bir arkadaşınıza hediye edebilirsiniz. 


Bu aralar çuval bezi modası var. Maliyeti çok ucuz ve kullanıldığı malzemeyi küçük bir dokunuşla çok dekoratif bir hale getiriyor. Üstelik uygulaması da oldukça basit. bir parça çuval bezini kavanozun etrafına tutkal yardımıyla yapıştırıp üzerine yine dantel veya kurdele ile veya resimde görüldüğü gibi ekoseli bir kumaş şeridiyle süsleyebilirsiniz. 
  

Dekoratif eşyalarda bir başka moda ise gazete veya eski kitap kağıtları. Gazeteler eğer taze ise biraz gri tonlarda görünüyor. Sararmış eski kağıt görünümü vermek isterseniz ütü yardımıyla hafif yanmasını ve sararmasını sağlayabilirsiniz. Ama bu işi dikkatli yapmak ve yangına sebebiyet vermemek şartıyla. yine kavanozu beyaz tutkalla tutkalladıktan sonra gazete parçamızı etrafına dikkatlice yapıştırıyoruz. Dilerseniz siz de gazete parçasını istediğiniz şekilde keserek farklılık yapabilirsiniz. Eğer bunu mumluk olarak kullanmak istersek içini biraz kumsal kumuyla doldurup deniz kabuklarıyla süsleyebiliriz. 


Bir diğer küçük dokunuşu ise tel tokaya yapıştırdığımız bir objeyi -bu bir çiçek veya düğme olabilir veya içerisine resim yerleştirilmiş soda kapağı da olabilir hatta gayet güzel olur.- kavanoza yapıştırmak. Tokanın ucuna da küçük bir not iliştirebilirsiniz. 

Böylece sizinle birkaç küçük dokunuş fikrini daha paylaşmış oldum. Sizler de aklınıza gelen fikirleri burada paylaşabilirsiniz. Bloğuma da sizlerden küçük dokunuşlar katmış oluruz. Küçük şeylerle büyük mutluluklar elde edeceğiniz bir gününüz olsun. Sevgiyle ve sağlıcakla kalın. 

Allah Bu Millete Bir Daha İstiklal Marşı Yazdırmasın


Kurtuluş Savaşı dönemlerinde dört bir taraftan işgale maruz kalmış yurdumuz için Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde 1919 yılında mücadele yılları başlamış ve binbir engele ve zorluklara rağmen yurdun her tarafında gizli cemiyetler kurularak Türk halkına Kuvayi Milliye ruhu aşılanmaya çalışılmıştı. Mehmetçik çok zor ve ağır şartlarda düşman kuvvetlere karşı direnmeye çalışsa da dirençleri ve moralleri kırılıyor ve mücadelede sıkıntı çekiyordu. Bu arada Cuma Hutbelerinde Türk Halkının Mehmetçiğe destek olması söyleniyor, dualar ediliyor, Kur'an-ı Kerim okunuyordu. 

Bir yandan halkın içindeki vatan aşkı körüklenmeye çalışılırken bir yandan da Mehmetçiği coşturma çabaları vardı. Bu arada İsmet Paşa Mehmetçiği cesaretlendirmek ve içindeki Vatan aşkını ayyuka kaldırmak için bir Marş yazılması gerektiği düşüncesine vardı ve Milli Eğitim Bakanlığı bir şiir yarışması başlattı. Bu yarışmaya 724 şiir katıldı ama bu şiirlerin ulusal marş niteliği taşımadığı kararına varıldı. 


Daha sonra zamanın Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver, mücadele yıllarında kendini vatanına adamış olan İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne üye olan Mehmet Akif'in şiir yazmasını ister. 

Yarışmanın ödüllü olması sebebiyle bu teklifi kabul etmeyen Akîf için sonradan ödül kaldırılarak bugün okunduğunda tüylerimizi ayağa kaldıran, içimizde Vatan aşkını coşturan, yüreklerimizi Ay-Yıldızlı Al Bayrağımızın sevgisiyle dolduran, bize her okunduğunda bu ülke için canlarını, mallarını, evlatlarını, sevdiklerini yitiren ecdadımızı ve yaşadıklarını iliklerimize kadar hissettiren, zafer kazanmak için Allah'a nasıl yalvarıldığının da bir temsili olan bu kutsal Marşımız 12 Mart 1921 yılında kabül edilmiştir.

Kurtuluş Savaşının dönemleri;Birinci Dünya Savaşı sonrası dönemi: Mondros Mütarekesi'nin yürürlüğe girdiği 31 Ekim 1918'den, Mustafa Kemal Paşa'nın 9. Ordu müfettişi olarak Anadolu'ya yola çıktığı 19 Mayıs 1919'a kadardırÖrgütlenme dönemi: Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkışından, Ankara'daki Büyük Millet Meclisi'nin açıldığı 23 Nisan 1920'ye kadardır.Hakimiyetin sağlanması dönemi: 23 Nisan 1920'den, Londra Barış Konferansı'nın ikinci safhasının başladığı Mart 1922'ye kadardır.Barışın sağlanması dönemi: Mart 1922'den, Cumhuriyetin ilan edildiği 29 Ekim 1923'e kadardır.

6 Mart 2014 Perşembe

Üzerine Güneş'in Doğduğu En Hayırlı Gün "CUMA"

Üzerine Güneşin doğduğu en hayırlı günden herkese günaydın. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) efendimiz şöyle buyurmaktadır:



"Cuma günü iyi iş yapmak 10 gün içinde işlenen günahlara kefaret olur. Çünkü Cuma günü iyi bir amel işleyene 10 kata kadar sevap verilir." [Taberani]



Öyleyse bugünü bir nimet bilmeli ve mümkün olduğunca iyi iş çıkarmak gerekmelidir. Bugün başta olmak üzere hergün yapılabilicek basit güzelliklerle hem mutluluğu yakalayabilir, hem de bool bol sevap kazanabiliriz. İşte yapılacak birkaç basit güzellik;



1. Sabah kalkar kalkmaz güzel bir beden temizliği. Gusletmek, tırnak kesmek, saç taramak, güzel koku sürünmek, temiz ve/veya yeni giysiler giyinmek. 


"Cuma günü gusletmek, 10günlük günahlara kefarettir." [Taberani]



"Cuma günü gusledenin günahları temizlenir, ona “Ameline yeniden başla” denir."[Deylemi] 

"Kim Cuma günü gusledip, mescide erken gider, hutbeyi dinler ve sükût ederse, onun attığı her adım için kendisine bir yıllık[nafile] oruç ve bir yıllık [nafile] namaz sevabı yazılır." [Taberani]



Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: "Cuma günü tırnak kesmek şifaya sebeptir."

2. Ev halkına hoş sözler söyleyerek ve güzel temennilerde bulunarak onların gönlünü yapabilirsiniz. (Evden çıkarken yanınıza şeker, çikolata, kalem vb. şeyler alın bir çocuğun sevinmesine vesile olursunuz.)

3. Evden çıktıktan sonra karşılaştığınız insanlara küçük bir tebessüm eşliğinde Selam verebilirsiniz. 

4. Bir çocuğun başını okşayıp ona hoşuna gideceği çok ufak birşey verebilirsiniz. 

5. Yolda yürürken yerde gördüğünüz bir çöpü çöp kovasına atabilirsiniz. 

6. Bir yaşlının veya bir engellinin yardımına koşabilirsiniz. (Caddeden geçmesini sağlamak veya elindeki yükünü gideceği yere kadar bırakmak gibi)


7. Eğer toplu taşım araçlarındaysak bir hastaya, yaşlıya, hamileye veya çocuklu bir bayana yer verebilirsiniz.


8. Eş, dost veya akrabalarınızdan özellikle yaşlı ve kendisini yalnız hisseden bir yakınınızı arayıp hal hatır sorarabilirsiniz. 


9. Evinizin çevresinde maddi durumu iyi olmayan veya iyi olsa bile hastalık veya yaşlılık gibi sebeplerle evinden çıkamayacak durumda olan bir eve en azından 2tane ekmek alıp verebilirsiniz. 

10. Evinizdeki artık ve bozulmuş yiycek ve içecekleri bir kapta toplayarak sokaktaki hayvanların ulaşabileceği yere koyabilirsiniz.

11. Yediğiniz meyve ve sebzelerin çekirdeklerini toprakla buluşturarak değerlendirebilirsiniz.

12. Ve unutmamak gerekir ki ibadetlerin en üstünü Yüce Yaradanı yürekten anmaktır. Biz kullarına verdiği ve ihsan ettiği güzelliklere her fırsatta şükretmeli ve Allah'ın bizi heran gözettiğini, iyilik yaptığımızda meleklerine dahi bizi örnek gösterdiğini düşünerek, yaptığımız işleri sırf O'nun sevgisini kazanmak için yapmaya çalışmalıyız. 

Bugün de hayatımıza bugünün büyüklüğünü hissederek küçük ve güzel dokunuşlarla anlam ve mutluluk, aynı zamanda da sevaplar katabiliriz.

Dilinizden dua ve şükür, kalbinizden sevgi ve iyilik eksik olmasın. Hayırlı Cumalar...

















4 Mart 2014 Salı

Bir İlkbahar Sabahından Günaydın Herkese



Bugün Kayseri'de güneşli bir sabah var. Uyanır uyanmaz Açtım penceremi. Evime misafir ettiğim ışıl ışıl güneş ışınlarıyla harika bir kahvaltı yaptım. Hayattaki güzellikleri düşündüm. Allah'ın biz kulları için verdiği muhteşem nimetleri düşündüm. Biraz duygulandım ama içim huzurla doldu. 


Bu aralar ülkemizde çok sıkıntılı günler yaşanıyor. Herkes oldukça gergin. Enflasyon çok yüksek ve iç kriz var. Bütün bunlar varken benim bu tarz paylaşımlarımı eleştirenler oldu. Ancak herkesin zaten oldukça gergin ve stresli bir hayatı var, geçim sıkıntısı ise almış başını gidiyor. 

Boşanmalar inanılmaz derecede artmış durumda. Tv programlarında hep şiddet ve mutsuzluk, huzursuzluk dolu telefonlar alınıyor ve psikologlar ve kişisel gelişim uzmanları telefon yağmurlarına tutuluyorlar. Bence insanlar etraflarındaki güzelliklerin farkında değiller.

Bayanlar eşlerinin ilgisizliğinden, erkekler geçim sıkıntıları ve bayanların bitmek bilmeyen isteklerine cevap verememekten şikayetçi. Aslında formül çok basit. Bir bayan eşi eve gelmeye yakın en sevdiği müzikleri dinlesin, en sevdiği kitabı okusun veya bir çikolata yesin. Eşi gelmeden önce kendini dünyanın en mutlu ve neşeli kadını haline getirsin. Eşi geldiğinde ise en muhteşem gülüşüyle karşılarsa zannediyorum herşey çok daha güzel olacaktır.

Bir erkek eve gelirken eşine gül almak zorunda değil! Küçük bir çikolata, farklı bir meyve veya eşinin kendini farklı hissedeceği çok küçük ve bütçesini hiç etkilemeyecek derecede ucuz ama eşinin önem verdiği birşey alabilirler. Eşi kapıyı açtığında yürekten bir sesle eşine özlediğini ve onu sevdiğini söyleyebilir, "yok ben öyle şeyler söyleyemem" mi diyorsunuz? Öyleyse eşinize dış görünümüyle ilgili küçük bir iltifatta bulunun. Üzerindeki kıyafetin güzel olduğunu veya güzel koktuğunu veya saçlarının güzel olduğunu veya bir aksesuar taktıysa o aksesuarın onda çok güzel durduğunu söyleyin. İnanın bu davranış mucizevi etkilere yol açacaktır. 

Varsın yemek biraz tuzlu olsun, varsın sofra geç hazırlanmış olsun. Sadece biraz biraz anlayış ve sabırla bir tutam da sevgiyle psikologların kapılarını aşındırmaktan ve geri dönüşümü olmayan pişmanlıklarla yaşayacağınız yıkımların önüne geçebilirsiniz.

Eğer birey mutlu olursa ailesine de mutluluğunu aktarır ve mutlu yuvalar olur, aileler mutlu olursa komşulara mutluluklar aktarılır ve bir mahalle mutlu olur, mahalleden şehire, şehirden ise tüm ülkeye ve sonunda tüm dünyaya mutluluk aşılanır.

Haydi şimdi kendinize bir küçük dokunuş yapın ve bugün sizi sevecek işlerle meşgul olun. Sevdiğiniz bir arkadaşınızı arayabilir, iş yerinde iseniz iş arkadaşınıza bir çay ısmarlayabilir veya bir ara verdiğinizde kahve eşliğinde birkaç dakika huzur verecek sevdiğiniz bir müziği dinleyebilirsiniz.

GÜNÜNÜZ AYDIN SEVGİ IŞIĞINIZ DAİM OLSUN! 

Kurt Seyit ve Shura



Yine bir tarihi roman ve yine aynı adda bir dizi. Umarım diğer diziler gibi veya diğer romanlardan uyarlanan filmler gibi gerçeklerden saptırılmaksızın izleyiciye sunulur. Aslında bu tarz tarihi film ve dizileri izlemeden önce veya izlerken romanını da okumak hem bizlere bilgi verir, hem zamanımızı kitap okuyarak geçirmemizi sağlar hem de izleyiciye ve okura seçici olabilme özelliğini aktarır.

 İlk başlarda fragmanlarını izlediğimde Rus klasiklerine benzeyen bir dizi olduğunu düşünmüştüm. Tıpkı Tolstoy'un "Savaş ve Barış", Dostoyevski'nin "Suç ve Ceza" romanlarındaki görsellik ve vurgular vardı. Bir yerde ihtişamlı bir hayat, güzel, kibar kontesler, çapkın ve yakışıklı subaylar; bir tarafta ise ihtilaller ve savaşlar, derin aşklar ve ayrılıklar...

Bu dizi Nermin Bezmen'in devamı "Kurt Seyit ve Murka" olan bu eseri Çarlık Rusyasının şatafatlı hayatından, Bolşevik ihtilali ile İstanbul'a sürüklenen hayatları anlatıyor. 1892-1920 arası siyasi, politik, savaş dolu yılları ve Osmanlı'nın parçalanışını anlatmakta. 

Kurt Seyt: Mirza Eminof'un oğlu olarak servet ve ünvanla doğmuştu. Yakışıklıydı, hırslıydı, cesurdu. Çar Nikola'nın Muhafız Alayında genç bir Üsteğmen oluşu onu bolşeviklerin ölüm listesine dahil etmişti. Kaçarken getirdiği bir taka dolusu silahı Mustafa Kemal'in Kuva-yi Milliyesine teslim ettiğinde, karşılık istemeyecek kadar gururluydu. Hayatına sıfırdan başlarken elinde kalan serveti sadece gururu ve aşkıydı. Shura: Tchaikovsky nağmelerinin romantizmi ile sarılmış karlı bir Moskova gecesinde, henüz onaltısındayken saf güzelliği, beklentisiz aşkı ile Seyit'in dünyasına girdi. Ailesinin ünvanı, serveti onun da ülkesinde kalmasına yardımcı olamadı. Sevdiği erkekle atıldığı bu macerada bir daha hiç göremeyecekleri vatanlarının, ailelerinin, artık yaşamayacakları geçmişlerinin hasretlerini birbirlerinin aşklarında dindirmeye çalıştılar. Büyük bir aşkın, harbin, ihtilalin, hasret ve hüzünlerin hikayesi ile okuyucuyu baştan sona kendine has bir tat, merak ve heyecanla sürükleyen, uzun süren araştırmaların gerçekçilikte aktarıldığı bir roman, 'Kurt Seyt ve Shura.'


Örgü Kazaklar Nasıl Değerlendirilir


Bu yazımda küçük bir dokunuşla eski kullanmadığımız kazaklarımızı çok sevimli birer patiğe dönüştüreceğiz. 

Gerekli Malzemeler:
-Eski bir kazak
-Tercihe bağlı renkte ayak ölçünüzü alabileceğiniz büyüklükte keçe.
-Ve işlemler için gerekli aletler (makas, iğne, örgü iplik) 
İlk olarak keçenin üzerine kime patik yapacaksak o kişinin her iki ayağının kalıbını çıkarıyor ve kesiyoruz. 
Sonra kestiğimiz keçeleri kumaşın ön ve arka kısımlarına yerleştirerek 3-5 mm fazladan olacak şekilde (Dikiş payı için) kazağımızından parçalar kesiyoruz. Patiklerimizin alt kısımları için gerekli malzemeyi elde etmiş olduk.
Ardından kazağımızın kol kısmını koltuk altı kısmına doğru patiği giyecek kişinin ayağına geçirerek resimde de görüldüğü gibi ayağının parmaklarını da geçecek şekilde kesiyoruz. Ve patiğimizin bacak kısımları da oluşmuş oluyor.
Bundan sonrası el becerinizle parçaları bir araya getirmeye kalıyor. Aslında çok zevkli. Adeta puzzle yapar gibi. Keçelerimizi kazaktan kesip çıkardığımız parçaya dikiyoruz. Bu parçayı da kol kısmından kesip çıkardığımız parçaya dikiyoruz. Bacağın üst kısmına gelecek kısmı da kenarlarından sökülmemesi için bir parça içine katlayıp üzerinden dikiyoruz. Ve patikleriniz hazır. Sevgiyle kalın.

3 Mart 2014 Pazartesi

Kırışık Tşörtleri Ütülemeye Son!


Hepimizin başına gelmiştir. Sabah kalktığımızda en sevdiğimiz tişörtü veya bluzu giymek isteriz ama bakarız ki yeni yıkanmış askıda. Ve tabiki kırışmış halde. Ütü yapmakla yapmamak arasında kalır ve sonra üşenir tüm gardropu dökmeye başlarız alternatif birşey giymek için.

Artık ütü yapmak zorunda kalmayacaksınız. Yapmanız gereken evde çok basit bir kırışık açıcı sıvı yapmak. Malzemelerimiz çok basit, ve tabiki işlemimiz de çok kolay.

Malzemeler:
1 su bardağı su (tercihen ılık ama soğuk olsa da olur)

3 çay kaşığı herhangi bir yumuşatıcı
Herhangi bir sprey şişesi
Giysi askısı


Kırışık açıcı sıvınızı hazırlamak için sprey şişesine 1su bardağı su ve 3çay kaşığı yumuşatıcı ilave edip hızlıca çalkalıyoruz. Kırışık tişörtümüzü giysi askısına asıp bu karışımı kırışık kısımlara püskürtüyoruz. Ve kırışıkların bağı çözülüyor. Tişörtünüzü rahatlıkla giyebilirsiniz. 

Ayrıca giydikten sonra kolay kırışan giysileriniz varsa güzel bir ipucu vereceğim. Çantanızda kolaylıkla taşıyabileceğiniz seyahat boy kırışıklık açıcı sprey. Bunun için de 1/3 su bardağı su için 1çay kaşığı yumuşatıcı kullanıp minik bir sprey şişesine doldurarak her zaman her yerde temiz, düzenli ve mis kokulu olabilirsiniz.
Bu yöntemin tül perdelerde de işe yarayıp yaramadığını henüz denemedim. Denedikten sonra fikrimi paylaşacağım. Eğer deneyenler olursa fikirlerini paylaşmalarını isterim.

Bir sonraki küçük dokunuşta buluşmak üzere, sevgiyle kalın.

Bebekyağı ve Lekeler


Şimdi size sıradışı küçük bir dokunuşla nasıl ışıl ışıl bir mutfak ve banyo görünümünü elde edeceğiniz son derece basit bir fikirden bahsedeceğim. Herkesin evinde çelik eşyalar vardır. Özellikle banyo ve lavabolardaki bataryalar, mutfak evyeleri, ocaklar, musluklar, metal çöp kovaları, metal sabunluklar. 

Sadece evde değil, arabalarımızda da jantlar ve jant kapakları olmak üzere birçok metal aksam vardır. 
Bu metaller ilk kullanıma başlandığında ışıl ışıl parlarlar ancak zamanla nem ve suyun etkisiyle üzerlerinde su lekeleri oluşur.

Özellikle mutfak ve banyolarda sularınızda kireç varsa o güzelim çelik materyallerin hali içler acısı. Öyleyse bu lekelerden kurtulmak için yapabileceğimiz işlem çok basit.

Malzemeler:
Herhangi bir bebekyağı
Havlu veya Yeteri kadar havlu kağıt.

Öncelikle parlatmak istediğimiz çelikleri herhangi bir yöntemle temizliyoruz. Ve bir havlu ile kuruluyoruz. 
Ardından bir parça havlu kağıda veya havluya bir miktar bebeyağı dökerek çeliklerimizi bir güzel siliyoruz. Bunun için sprey şişede bebekyağınız varsa işiniz biraz daha kolay püskürtün ve silin. Ardından da temiz bir havlu kağıt veya havluyla ovalayarak parlatıyoruz.

Sonuç mu? Işıl ışıl metaller :))

2 Mart 2014 Pazar

Pazartesi Sendromu

Yine mi Pazartesi! Pazartesinden nefret ediyorum! Demeyin. Bu pazartesi de sağ salim hayata göz açabildim diye Allah'a şükretmeliyiz. Hele gidecek bir işiniz varsa, okula göndermek zorunda olduğunuz çocuklarınız veya işe uğurladığınız eşiniz varsa. Dahası sizin için sabahın erken saatlerinde uykusunu bölerek en içten annelik duygusuyla size kahvaltı hazırlayanınız varsa. Şikayet etmeyin, Şükredin. 

Uyanır uyanmaz aynanın karşısına geçin ve kocaman bir gülümseyle önce kendinize GÜNAYDINNN deyin ardından bir güzel yüzünüzü yıkayarak yarı ölüm olarak tanımlanan uykunun verdiği mahmurluğu ve erken uyanmanın verdiği halsizliği enerjiye dönüştürün. Evin içinde uyanık gördüğünüz herkese gülücükler savurup günaydınlar uçurun havada. Misss gibi bir çay eşliğinde kahvaltı yapın. 

Evden çıktıktan sonra işe veya okula gidene kadar en sevdiğiniz hareketli şarkıları söyleyin içinizden. Servis şoförüne, arkadaşlarınıza günaydın deyin, yerleri süpüren Belediye çalışanlarına ve dükkanını açan esnafa da tanımasanız da bir günaydın da ona deyin birşey kaybetmezsiniz. Güne ne kadar güzel başlarsanız, gününüz o kadar güzel geçer. 

Mutlu ve sendromsuz bir pazartesi diliyorum. 

HERKESE GÜNAYDIIIIIIIIINNN!!


Kitap Ayraç Fikirleri


Bitkilerden ayraç yapmak daha önce kimin aklına gelmişti? Bizim Kayseri' de bağımız var ve ben bağda yazları kitap okurken en heyecanlı yerinde annem seslenirdi. Aceleyle yerden aldığım bir küçük dal parçasını veya bir yaprağı, bazen çam iğnesini kitabın arasına koyup bana mis gibi yemekler yapan anneme koşardım. Bu ayraç fikrini gördüğümde anılarımı anımsadım. Siz de kitaplarınıza bir çam bitkisi veya bir çınar yaprağı kullanarak ayraç yapabilirsiniz. 



Bir ayraç fikri de, eski kullanılmayan çoğu zaman sandıkta sararmaya yüz tutmuş dantellerden. Aslında bu danteller zaman makinesi gibidir. Zamanında bu el emeği göz nuru dantelleri ören insanlar kim bilir hangi sohbetler eşliğinde, hangi dertlerini paylaşırken veya hangi hayalleri kurarken bu emek yoğun ürünleri çıkardı ortaya. Bu yaşanmışlıkları düşünerek evimizdeki dantelleri değerlendirebiliriz. Burda ayraç için bahsettik ama ilerleyen zamanlarda evlerdeki eski dantellerden dekoratif amaçlı neler yapılabileceği konusuna değineceğim. bu dantelleri çamaşır kolasıyla kolaladığımızda sertleşeceklerdir ve bizim için buram buram emek kokulu birer kitap ayracı olacaklar. Okuduğumuz kitabın etkisinde kurduğumuz kimbilir kaç hayale ortaklık edecekler...


Minik okurlarımız için de renkli ataşlar ve kurdelelerle bu şekilde ayraçlar hazırlayabiliriz. Ama bu ayraçları yalnız hazırlamamalıyız minik okurlarımızla birlikte hazırlamalı ve onların dikkat toplama ve motor becerilerine katkıda bulunmalıyız. O minik ellere böyle sevimli ve eğlenceli iş çıkarma imkanı sunmuş olacağız. 


Bir diğer ayraç fikri de mağazalardan aldığımız kıyafetlerdeki fiyat ve ürün etiketleri sayesinde aklımıza geldi. bu etiketleri istediğimiz bir resimle kaplayarak ve üzerindeki delikten bir kurdele veya bir hasır ip geçirerek farklı ve güzel bir ayraç yapabiliriz. Hatta eşimize veya sevdiklerimize onların resimleriyle kaplanmış bir ayraç hediye edebiliriz bence ne dersiniz? Nasıl mı? Çok basit. Hediye edeceğimiz kişinin resmini printerdan A5 kağıdına kartın ölçülerinde çıktı alarak karta kaplayacağız. İşte bir küçük dokunuşla hediye ettiğiniz kişinin kendisini özel hissetmesini sağlamış oldunuz :)





Keçeden Papyon/Fiyonk Yapımı


Malzemeler:
1. Yaklaşık 6cm x 4cm ebatlarında kesilmiş keçe
2. Papyonu sarması için küçük bir parça dikdörtgen şeklinde kesilmiş keçe
3. Silikon tabancası veya güçlü yapıştırıcı.

Keçemizin kısa kenarına paralel olacak şekilde tam ortasına silikon veya yapıştırıcı uygulanır. Uygulanan silikonun her iki tarafındaki keçe uçları resimde görüldüğü gibi bu kısıma yapıştırılır. yapıştırılan kısımdan dolayı keçemiz iki kanat görünür.

Daha sonra her iki kanatın ortasına birer damla silikon veya yapıştırıcı uygulanarak resimde görüldüğü gibi papyonun orta kısımları yapıştırılır, papyonun diğer yüzünde de tam orta noktadan silikon uygulanır.
Son olarak papyonu sarması için kestiğimiz küçük keçe parçası bu orta kısımdan sarılarak uçları papyonun ters kısmında silikonla birleştirilir. Artık papyonumuz hazır. 


Bu şekilde farklı renklerde ve desenlerde elde ettiğiniz fiyonk ve papyonlarınızla evinizde, giysilerinizde, dekoratif eşyalarınızda küçük bir dokunuşla harikalar yaratabilirsiniz. Yapabilecekleriniz hayal gücünüzle sınırlı. Sevgiyle kalın...




Küçük Adamlara :)


Kız çocukları için çok fazla sevimli kıyafet seçenekleri varken erkek çocuklar için malesef çok fazla seçenek bulamayız. Ama Küçük Bir Dokunuşla düz bodylerine, zıbınlarına büyük değişiklik ve sevimlilik katmak elimizde. 
Yapmamız gereken keçeden veya kumaştan bir fiyonk veya papyon yapıp eklemek :) 
Diğer yazılarımda olduğu gibi burdada değinmek istediğim konu, yaptığınız her işe sevgiyle başlayın. Sevgiyle başlanan herşey eninde sonunda güzel olacaktır. Ama unutmayalım ki sevgi de emek ister, sabır ister. Bundan sonra işin içine biraz zeka, biraz da el işi ile bebeğimizin veya çocuğumuzun hatta kendinizin sade basic bodylerinizi sıradanlıktan kurtarabilirsiniz. 
Belki birkaç renkli düğme, artık parça kumaşlardan yapılacak bir kaç harf veya askı görünümlü parçaları aplike ederek yani kumaşa dikerek büyük farklılıklar meydana getirebilirsiniz. Bu tamamen sizin hayal gücünüze kalmış ;)
Küçük Dokunuşlarla, Büyük Farklılıklara Sevgiyle kalın... 


1 Mart 2014 Cumartesi

BİR YUDUM TÜRK KAHVESİ



Bu yazımda siz okuyucularımla 40 yıl hatırı sayılır, sevgi dolu, buram buram kavruk kokusuyla köpüklü bir türk kahvesinin tarifini paylaşacağım. 

Öncelikle kahvenizin lezzetli olması için moralinizin yüksek olması gerekir. Aslında mutfaktaki tüm işlerde ne kadar sevgi dolu olur ve sevginizi yaptığınız yiyeceğe ve içeceğe yansıtırsanız farkında olmadan yapısındaki atomların da mükemmel bir dizilime sahip olmasını sağlarsınız ve o yiyecek veya içeceği tüketen sevdiklerinize de o güzel duyguları yine farkında olmadan aktarmış olacaksınız ;) Böylelikle harika bir kahvenin 1. ve en önemli aşamasını yapmış olduk.

Şimdi gelelim neşeyle kahve tepsisini hazırlamaya. En sevdiğiniz tepsi ve fincanlarınızı hazırlayın. Mutlaka kişi başı 1er bardak su koymayı unutmayın. Tepsiye önce fincan tabaklarını ve su bardaklarını misafirlerinizin ikram esnasında kolayca alabileceği şekilde yerleştirin. Fincanları cezveye yakın olacak şekilde tezgaha koyun böylece kahvenizi fincana koyarken kenardan dökülmeler olma ihtimaline karşı tabakların ve tepsinin temiz kalmasını sağlamış olursunuz. Eğer evinizde bitter veya sütlü çikolata veya lokum vb. şekerlemeler var ise bunları minik ama sevimli bir kapta tepsinize yerleştirin. Çikolataları fincan tabağınız geniş değilse fincan tabağına koymayın çünki kahve fincanının sıcaklığında çabucak erimesine yol açarsınız. Şimdi bir aşamayı daha yapmış olduk.

Sıra geldi sevgi dolu türk kahvemizin mest eden kokusunun evde yayılmasını sağlayacak pişirme aşamasına. Öncelikle kişi sayısına göre büyüklükte bir cezve seçmeliyiz. En iyi kahve eğer evinizde varsa bakır cezvelerde ve ağır ağır pişen kahvelerdir. Ben kahve makinelerinde yapılan kahvelerin tadından pek hoşlanmıyorum. Çünki çok hızlı pişiyor ve kahve taneleri içerken ağızda hoş olmayan bir his bırakıyor. Cezvemize karar verdikten sonra kişi sayısı kadar fincan soğuk suyu cezvemize döküyoruz. Ardından kişi başı 1 dolu tatlı kaşığı kahve ilave ediyoruz ama karıştırmıyoruz. Kahveleri ilave ettikten sonra orta şekerli isteniyorsa standart büyüklükteki kesme şekerlerden kişi başı 1er tane olacak şekilde, standarttan küçük kesme şekerlerden kişi başı 2şer tane olacak şekilde şekerlerimizi ilave ediyoruz ama karıştırmıyoruz. 2-4 kişilik kahve yapıyorsak ocağımızın kısık ateşte en küçük kısmına cezvemizi yerleştiriyoruz, eğer 4fincandan fazla yapacaksak ocağın orta bölmesinde orta ateşte cezvemizi pişirmeye bırakıyoruz. Kahve kabarmaya başladığında taşma noktasına gelmeden önce cezvemizi ocaktan alıp fincanlara köpükleri cezveyi hafif eğdirerek paylaştırıyoruz. Tekrar ocağa koyuyoruz biraz kaynayıp tekrar kabarınca yine fincalara pay ediyoruz. Daha sonra fincanlardaki köpükleri bir çay kaşığı yardımıyla eşitliyoruz bu esnada köpüklere desen de verebilirsiniz ;) Böylelikle en titiz halledilmesi gereken aşama da sonlanmış oldu. 

Şimdi o güzel kahve dolu fincanlarımızı tepsiye yerleştiriyoruz. Gelelim küçük bir dokunuşa... Eğer varsa evinizde veya bahçenizde fincanın yanına minik bir çiçek koyabilirsiniz bir papatya veya bir karanfil veya cansız bir çiçek de olabilir. Şimdi en güzel gülüşünüzle tepsiyi kapıp misafirlerinizi veya eşinizi, ailenizi veya kendinizi bu muhteşem sevgi dolu kahveyle şımartmaya hazırsınız. Afiyet olsun 40 yıl boyunca hatırlanmak dileğiyle :))) 


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...